25 Eylül 2024 Çarşamba

Stefan Zweig - Korku

Yazar: Stefan Zweıg  Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Çeviri: İlknur İgan

  “Bayan İrene aşığının dairesinden çıkıp merdivenlerden aşağı inerken birden yine o anlamsız korkuya kapıldı. Gözlerinin önünde kara bir topaç gibi vınlayarak dönmeye başladı; dizleri katılaştı, dehşetle donup kaldı. Aniden kapaklanmamak için hemen parmaklığa tutunması gerekti. Bu tehlikeli ziyareti ilk kez yapmıyordu, bu ani ürperti yabancı değildi...

    Ah Zweig neden bu kitap 300 sayfa değil? Vizdansız Zweig mükemmel yazıyor ama sağ olsun hep 70-80 sayfalık kitaplar. Tabi bu işin şakası. Psikoloji nedir, nasıl anlatılır, insanlar aracılığıyla nasıl hikayeler gösterilir bize öğreten Zweig, ilişkilerde en iyi kitapları yazıyor. Zweig her fırsatta hissetirmek istediği duyguyu okura harika bir şekilde hissettiriyor.
  
    İrene, burjuva dünyasında, rahat ve korunaklı bir yaşam sürmektedir. Sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, kendini genç bir piyanistçinin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiyi kocası tesadüfen öğrenir ve İrene’nin vazgeçmesi için gariban, oyuncu bir kadın tutar. Bu gizli ilişkiden haberdar olan şantajcı kadının ansınız belirmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalan İrene, kahredici bir korkunun pençesine düşer. Korku onu esir almıştır. Korku konu olarak; insanın bilinçdışına itilmiş, utanç  verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıkları özgürleştirebilecek güçte bir eser. Keyifli okumalar.

20 Eylül 2024 Cuma

Montaigne'nin Alışkanlıklarla İlgili Hikayesi

 


     Montaigne, alışkanlıklarla ilgili güzel bir hikaye nakletmiştir. Bu hikaye Şükrü Apuhan’ın Başarı Yolunda 70 Altın Kural  kitabında da yer almaktadır. Hikayede: “Bir köylü kadın bir danayı doğduğu gün kucağına alıp sevmiş. Küçücük bir dana işte, kucağına sığmış. Bu hareketi adet edinmiş kadın. Danayı hergün kucağında taşımaya başlamış. Sonunda buna o kadar alışmışki dana büyüyüp koskoca inek olduğu zaman yine kucağında taşıyabilmiş.” Ve Montaigne ekler: “Bu hikayeyi kim uydurduysa. Alışkanlığın ne büyük bir güç olduğunu çok iyi anlamış olacak. Gerçekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hiç şakası yoktur.”

   Alışkanlıklar gürültü yaparak gelmez. Yavaş yavaş, sinsi sinsi içimize ilk adımını atar. Başlangıçta bu alışkanlıklar sevimli gelir ama zaman geçtikçe kök saldıkça öyle azılı olur ki.

  Montaigne’nin hikayesindeki alışkanlık örneğini günlük yaşantımızda, etrafımızdaki insanların kucağında görürüz. Bir çok insan. İşine sarf etmesi gereken gücü alışkanlıklarına sarfeder. Alışkanlıklarımız, enerji ve zamanımızı bizimle paylaşırlar. Öyleyse bizim “dost” alışkanlara ihtiyacımız var. Yani iyi huylu alışkanlıklar edinmeliyiz. Mesela iyi huylu bir alışkanlığa örnek verirsek; kitap okumak. Kötü huylu alışkanlıkları ise; edinmemeliyiz. Masum gördüğümüz kötü bir alışkanlığa başlamak, onun köklenmesine sebep olur. Mesela sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklar, sağlığa da zararlıdır. 

15 Eylül 2024 Pazar

Kore Dizileri / The King: Eternal Monarch

Adı: The King: Eternal Monarch  Yönetmen: Baek Sang-HoonJung Ji-Hyun  
Bölüm Sayısı: 16

    Yine ikinci sezonu olmasını istediğim bir dizi dahaa :) İki farklı paralel dünyada geçen bir dizi. İnsanların dünyasında serbest kalan şeytan diğer  paralel dünyaya geçiş yapmaya çalışmaktadır. Kore İmparatoru Lee Gon (Lee Min Ho) paralel dünyaya açılan kapıları kapalı tutmaya çalışır. Diğer paralel dünyada, Güney Kore Cumhuriyeti’nde ise, yaşayan Jung Tae-Eul  insanların ve sevdiklerinin hayatlarını korumaya çalışan başarılı bir dedektiftir. İki paralel dünyadaki kral ve dedektif bir şekilde karşılaşırlar ve dram, romantik ve fantastik olaylar o zaman başlar. Komik olan sahneleri de var tabi ki. Ama aşk daha çok :) Bazı sahneleri var duyguyu izleyen kişiye çok iyi şekilde geçiriyor.

    Dizinin ana çifti benimde favori çiftim oldu. Bana göre çok uyumlular. Erkek baş rol Lee Gon (Lee Min Ho) zaten favorimdi. Nerdeyse her dizisini izledim diyebilirim. Onu ilk Boys Overs Flowers dizisi ile tanıdım. O günden beride dizilerini izlerim. Bu dizi uzun aralıklarla iki defa izlediğim bir dizi oldu. Etkisi hala aynı. ♥ 

Keyifli seyirler 

30 Ağustos 2024 Cuma

Kore Dizileri / Lovely Runner (BCP Ağustos)

Dizi Adı: Lovely Runner   Yönetmen: Boo Sung Chul   Bölüm Sayısı: 16

    Benim gibi kore hayranlarının da her bir bölümünü sabırsızlıkla ve heyecanla beklediği Lovely Runner dizisiden kısaca bahsedeceğim :) Bir şeyi belirtmek isterim ki, dizi konu olarak uzatılmış olsa da, arada başrol çiftin uyumsuzluğu gözüme takılsa da görmezden geldim ama yine de severek izledim. Ama her güzel şeyin bir kusuru vardır diyoruz. :)   Romantik, komedi, fantastik, dram ne ararsanız var.  Dizi, hayatını trajik bir şekilde sonlandıran dizide hepimizin favori erkek karakteri olan Ryu Sun Jae'yi kurtarmak için 2008 yılına dönen tutku ve sevgi dolu bir hayran olan favori kadın karakterimiz Lim Sol'un yolculuğunu anlatıyor. 

    Dizide, sevdiği idolü kurtarmak için zaman yolculuğu yapan Lim Sol Küçükken geçirdiği bir kaza nedeniyle artık yürüyemez ve tekerlekli sandalyeye bağlı kalır. Umutsuz olduğu bir gün tesadüfen radyoda Ryu Sun Jae'nin şarkısını duyar ve ona ilham lkaynağı olur. Ve onun sıkı bir hayranı olur. Ryu Sun Jae'nın vefat haberini aldığında dünyası başında yıkılan Im Sol, bir şekilde 15 yıl geçmişe  yolculuk yaparak lise öğrencisi Ryu Sun Jae ile tanışır ve onun talihsiz geleceğini engellemek için elinden geleni yapar. Elinden geleni yaparken kendisiyle ilgili geçmişte bazı şeyler öğrenir ve düzeltmek için elinden geleni yapmaya  çalışır. 

   Çok sevilen bir diziydi. Hatta öyle ki Güney Kore'de son bölümü sinemada yayınlanmıştır.
En sevdiğim favori kore dizilerimin arasında yerini aldı :)

Keyifli seyirler  

15 Ağustos 2024 Perşembe

Filme Uyarlanan Dünya Klasikleri Kitaplar

Filme Uyarlanan Dünya Klasikleri Kitaplar 
       
     Önce kitabı okuyup sonra filmini ya da dizisini izlemek keyifli oluyor. Bu yüzden filmi olan kitaplar diye bir seri düşündüm. Tabi bazı okuduğum kitaplarla filmleri farklı olabiliyor. Bu da tam çıldırmalık :) Hem okuduğum hem de filmini izlediğim dünya klasikleri kitapları şöyle;

* Jane Eyre - Charlotte Bronte (2011)
* Martin Eden - Jack London
* Küçük Kadınlar - Louisa May Alcott (2019)
* Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi - F. Scott Fitzgerald
* Büyük Umutlar - Charles Dickens (2021)
* Romeo ve Juliet - William Shakespeare (2013)
* Monte Kristo Kontu - Alexandre Dumas (2002)
* Anna Karenina - Lev Tolstoy (2012)
* Aşk ve Gurur - Jane Austen (2005)
* Fareler ve İnsanlar - John Steinbeck (1992)
* Sefiller - Victor Hugo (2012)
* Madam Bovary - Gustave Flaubert (2014)
* Emma - Jane Austen (2020)
* Orlando - Virginia Woolf (1992)
* Sol Ayağım Serisi - Christy Brown (1990)

5 Ağustos 2024 Pazartesi

Japon Filmleri / My Happy Marriage

Yönetmen: Ayuko Tsukahara  Film Adı: My Happy Marriage

    İkinci filminin çıkmasını istediğim filmlerden biri oldu. Fantastik, bilim kurgu, dram, romantik ne ararsanız biraz var. Ren Meguro'nun (Kiyako Kudo) oldum olası film ve dizilerindeki karakterlerini kendisinin seçtiğine dair söylentiler duymuştum. Oyunculuğunu severim. Bugüne kadar izlediğim dizi ve filmlerindeki karakterler tam ona göreydi. Bu filmde de karakter ona çok yakışmıştı. Film çıktığından itibaren çok izlenmiş ve sevilmiş. Filmden önce çıkan animesini izlemiştim. Anime ve film arasında tabi ki farklılıklar var. Şöyle ki; animedeki kadar filmde ayrıntı vermemişler. Ama filmin animesini önceden izlememe rağmen filmi de severek izledim diyebilirim. Ben izlediğim film ya da dizilerle ilgili çok detay vermemeye çalışırım ki süprizi kaçmasın. İki saate yakın bir filmdi. Daha uzun olmasını istedim. Devam filminin olup olmayacağı belli değil.

    Filmimizden birazcık bahsedecek olursam. Miyo Saimori küçük yaşta annesini kaybetmiş bir öksüz kızdır. Babası başka kadınla evlenmiş ve bir kız kardeşi olmuştur. Kız kardeşi var ama düşman başına. Üvey Anne cadılıkta master yapmış. Anne ve kız Miyo'ya köle gibi davranıyorlar. Miyo'nun babası ne yapıyor diye soruyorsanız bana göre Miyo'yu kızı gibi görmüyor ve sevmiyor. Miyo'nun biyolojik annesi özel güçlere sahip ama Miyo'da bu güçler yok. Bu yüzden babası Miyo'yu, Kiyoka Kudo ile nişanlanması için evine gönderiyor. Kiyoka kimseye kolay kolay güvenmeyen bir asker. Duvar suratlı olur kendisi :) Miyo eve yerleştikten bir süre sonra Kiyoka'nın kalbini kazanıyor. Miyo'nun var olmadığı sandığı güçleri ortaya çıkıyor ve bu gücün peşinde olanlar var. Bu yüzden Kiyoka canı pahasına Miyo'yu korumak istiyor ve bundan sonra olaylar başlıyor. 

30 Temmuz 2024 Salı

Zeynep Selvili - Pembe Fili Düşünme (BCP Temmuz)

Yazar: Zeynep Selvili Kitap: Pembe Fili Düşünme  Basım: 7 - İstanbul - 2018  Sayfa: 208

     Kitabın yazarı; Zeynep Selvili. Keşke 15-16 yaşlarımda okusaydım dediğim bir kitap. Gayet açık, anlaşılır ve basit bir üslup kullanılmış. Bu sebepten kitapta geçen bazı psikolojik gerçeklerin her yaştan insanın okuyup anlayabileceği bir seviyeye indirgenmiş olması iyi bir fikir olmuş. Kitabına başlarken panik atakla nasıl tanıştığını öğreniyoruz. Yurt dışında Miami'de Psikoloji okuyormuş o zamanlar. Bir gün evine arabasıyla gelmiş, evinin garajına girmiş. Hiç ummadığı bir anda kalp atışları hızlanmış, nefesi kesilip sol kolu uyuşmaya başlamış.  Kalp krizi geçirdiğini düşünerek hem komşusu hem de arkadaşı olan Melis'e zar zor haber vermiş. Hastaneye gittiklerinde yapılan tetkikler sonucunda Zeynep panik atak olduğunu öğreniyor. Bunu hemen sindiremiyor tabi ki. Çünkü korkuları var. Savaşmaya karar veriyor ve başlıyor Zeynep'in serüveni.

     Zeynep Selvili üniversiteden mezun olduktan sonra üç günlüğüne bir seminere gidiyor ve orda; kendisinden daha bilgili, daha akıllı ve zeki gördüğü insanların kendisinden hiçbir farkı olmadığını görüyor. O insanlarında diğer başka Zeynep'ler olduğunu anlıyor.  Zeynep Selvili'nin kitabı yazması iki seneyi bulmuş. Başaramayacağını düşünüyormuş. İçindeki ses Zeynep'e yıldırıcı şeyler fısıldasa da kitabı yazmayı bitirmiş. Kitabı bizimle buluşturduğu için teşekkür ederim. Kitabı psikoloji sever arkadaşlara önerebilirim.